Türkçe adına önemli eserlerden olan Rabguzi’nin Kısasu’l Enbiya’sı için hazırlanmış sunum metni ve slaytını paylaşıyorum. Aşağıda verilen konuşma metni ile SLAYTI BURADAN İNDİREREK KISSASUL ENBİYA‘yı rahatlıkla sunabilirsiniz. İyi çalışmalar.

RAGBUZİ:

Tam adı Nâsırü’d-dîn bin Burhânü’d-dîn er-Rabgûzî’dir.  Rabgûzî’nin hayatı ve edebî kişiliği hakkındaki tek bilgimiz, eserinin giriş kısmında kendi hakkında verdiği bilgiden ibarettir. Kısasü’l-Enbiyâ’nın girişinde yer alan bilgilerden (Ata 1997: 4) onun asıl adının Nâsır, babasının adının Burhân olduğu, Ribat Oğuzlu olup kadılık yaptığı anlaşılmaktadır. Muhtemelen 13. yüzyılın ikinci yarısında doğmuştur. Dinî, tasavvufî ve dünyevî ilimleri tahsil eden Rabgûzî, döneminin meşhur âlimlerindendir. Eserinde yaptığı açıklamalara ve verdiği örneklere bakılırsa o, Arapçayı ve Kur’an-ı Kerim’i iyi bilen, hadis ve tefsir ilimlerine vakıf biridir (Güzel 2004: 270-271). Rabgûzî mahlasını, ‘Oğuzların yaşadığı ribat, kervansaray’ manasına gelen Ribat Oguz şehrinden almıştır. Ribat Oguz’un neresi olduğu tam olarak bilinmemekle beraber, Faruk Sümer’in Oğuz şehirleri arasında zikrettiği ve Seyhun kıyılarındaki Cend şehri yakınlarında yer aldığını belirttiği Ribâtât (Çirik Ribat) isimli yerleşim birimi olduğu tahmin edilmektedir (Sümer 1994: 87-88; Ata 2014: 27-28). Rabgûzî’nin memleketi olarak Ribat Oguz’u göstermesi muhtemelen bir Oğuz Türk’ü olduğuna işaret eder ki bu ihtimal, Türk dili tarihi açısından ayrı bir önem kazanır. Kendisi için Ribaṭ Oġuzluġ yani Oğuzlarla meskûn Ribat adlı mevkiden olduğunu belirten yazarın, Rabgûzî mahlasını bundan dolayı aldığı anlaşılmaktadır. Zira Rabgûzî’nin eserini Harezm Türkçesi ile yazdığı dikkate alınırsa, Türkistan’da yaşayan bir Türk aydının, kendisi hangi boydan olursa olsun döneminin ortak yazı dilini kullandığının en açık bir göstergesidir (Ercilasun 2008: 371). Rabgûzî’nin Harezm Türkçesi ile kaleme aldığı Kısasü’l-Enbiyâ adlı eseri, adından da anlaşılacağı üzere, bir peygamberler tarihidir ve türünün Türk edebiyatında tespit edilebilen ilk örneğidir (Timurtaş 1990: 155). Eser Kısasü’l-Enbiyâ adı ile meşhur olmasına rağmen, Rabgûzî’nin

“izlegen bat tapkay, işitken bat bilgey tep Kasas-ı Rabgûzî at berdük” (Ata 1997: 5)

Şeklindeki sözlerinden yazdığı kitabı, arayanların ve duyanların da çabuk bilebilmesi için “Kasas-ı Rabgûzî” olarak adlandırdığı görülmektedir. Eserin, Arapçadan Farsçaya yapılan bir tercümeden Türkçeye uyarlandığı bilinmektedir (Eckmann 1959: 115).

NÜSHALAR:

Kısasu’l-Enbiyâ’nın altısı Leningrad’da, ikisi İsveç’te ve birer nüsha da Paris, Londra ve Bakü’de olmak üzere on bir nüshası vardır.

1. Londra Nüshası:

British Museum’da yer alır.Eserin dil özelliklerini yansıtması bakımından en iyi ve en eski nüshasıdır. Rieu, Londra yazmasının istinsah tarihinin paleografya ve dil özelliklerine dayanılarak 15. yüzyıla ait olduğunu bildirmektedir. Fakat bu nüshanın birden fazla kişinin elinden çıktığı eser üzerinde yapılan detaylı bir inceleme ile anlaşılacak türdendir. Londra nüshasını ilk defa K.Grönbech  1948  yılında  yayınlar. Aynı yazma daha sonra 1990-1991 yıllarında Taşkent’te de yayımlanır.

2. Leningrad Nüshaları.

Kısasü’l-Enbiya’nın ikinci yazması Sankt Petersburg’teki Saltıkov-Şedrin Halk Kütüphanesi’nde muhafaza edilmektedir. Bu nüsha tam değildir. Aynı şehirdeki Bilim Akademisi Doğu Bilimleri Enstitüsü’nde bulunan bir başka nüshası ise 1560 yılında kopya edilmiştir. Sankt-Peterburg’ta toplam altı nüshası bulunmaktadır.

a) Leningrad, Public Library. T.H.C. 71 (16. yy?).

b) Leningrad, Or. Inst. C245 (1600).

c) Leningrad, Public Library Dorn 507 (Kaufman derlemesi, 17. yy).

d) Leningrad, Or. Inst. D45 (18 yy).

e) Leningrad, Or. Inst. D46..

f) Leningrad, Or. Inst. D43. 

3. İsveç Nüshaları.

a) Uppsala Üniversitesi Kütüphanesi

b) Lund Üniversitesi Kütüphanesi

4. Paris Nüshası. Paris Milli Kütüphanesi

5.  Bakü Nüshası Bakü, Azerbaycan Cumhuriyeti İlimler Akademisi Yazma Eserler Enstitüsü (16. yy)

6.  Tahran Nüshası. Tahran Üniversitesi Merkez Kütüphanesi

Bunların dışında Özbekistan’da bulunan 19. yüzyıla ait yedi elyazması nüshası, Kazan Devlet Üniversitesi Bilimsel Kütüphanesi; Milli Kütüphane, Milli Müze, Dil, Edebiyat ve Sanat Estitüsü arşivlerinde on dokuz yazması muhafaza edilmektedir. Bilim dünyası tarafından otuz beş yazması bilinmektedir. Kısasü’l-Enbiya’nın 1859-1911 yıllar aralığında yayınlanmış yirmi kadar tıpkıbasımı da bulunmaktadır.

KISASÜ’L ENBİYA:

Arapça kıssa ve nebî kelimelerinin çoğul şekillerinden oluşan kısas-ı enbiya “peygamberlerin kıssaları, tarihleri” demektir. Kur’an-ı Kerim’de üçü ihtilaflı olmak üzere yirmi sekiz peygamberin adı geçmekte, isimleri ve kıssaları bildirilmeyen daha birçok peygamberin bulunduğu da belirtilmektedir. İsmen zikredilen peygamberlerin bir kısmının hayat hikayeleri ve tebliğ faaliyetleri daha çok ders ve ibret verici yönleriyle ayrıntılı biçimde, bir kısmının kıssaları ise özet olarak nakledilmektedir. Kıssaları Kur’an’da anlatılan peygamberlerin ve diğer bazı kişilerin ayrıca kavim ve olayların büyük bir kısmı Tevrat ve İncil’de de nakledilmektedir. Dolayısıyla kıssaların birçoğu İslam’ın geldiği dönemde Yahudi ve Hristiyanlarca bilinip anlatılmakta, özellikle Yahudilerle bir arada yaşayan Araplarca da bilinmekteydi. Bu sebeple Kur’an vahyi devam ederken bundan son derece rahatsız olan Mekke müşrikleri Kur’an’ın naklettiği ve Peygamber’in tebliğ ettiği kıssalara “esatlrü’l-ewelln” (geçmiş kavimlerin masalları) diyorlardı.

Rabgûzî, Kısasü’l-Enbiyâ adlı eserini miladi takvime göre 1310 yani hicri takvime göre 709-10 yılında yazmıştır. Bunu eserinde geçen;

tarih yéti yüz tokuzda it yılının evvelinde kâsıd yetildi kim peygamber kıssalarıga”

Ve eserin tamamlandığı tarihi de;

Yiti yüz on erdi yılga kim bitildi bu kitab

sözlerinden anlıyoruz. Kitabı yazarken verdiği çabayı anlattığı;

uyku bozdum üzüm üzüm sözni tüzdüm tünle men/erte koptum hâme urdum emgedim tün kündüzi

sözlerinden nasıl bir çalışma temposuyla eserini bir yılda bitirdiğini söylemiştir.

Adından da anlaşılacağı üzere peygamber kıssalarını konu alan eser Tanrı’ya hamdü sena (Elhamdülillah), Hz. Muhammed’e fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün vezni ile kaside nazım şeklinde yazdığı 7 beyitlik bir na’t-ı şerif ve Tok Buga’nın müstef’ilün müstef’ilün vezninde ve xab-xab… uyaklı 3’er dizelik 10 üçlükten oluşmuş methiyesiyle başlar ve kâinatın yaratılışına değindikten edildikten sonra Hz. Adem’den itibaren bütün peygamberlerin kıssaları ile Habil ve Kabil, Harüt ve Marüt. Avac b. Annak. Karün, Samir! Ashab-ı Kehf ve Fil Vak’ası gibi çeşitli kıssaları barındırır.

Rabguzî eserini, Nâsıru’d-dîn Tok Buğa Beg’in isteği üzerine yazmış ve ona sunmuştur.

Barıp ıdtım Naşırü’d-din Tok Buga Beg tapgıça

Tileyür mi tilemes mü belgülüg bilsün özi

Rabgüzi, küçük yaşta bey olan Tok Buga’nın Moğol asıllı olup sonradan İslamiyet’i kabul ettiğini, Müslümanların güvendiği, iyi yaratılışlı bir kişi olduğunu bildirir:

Aslı Mogul erken körüng

İslam üçün tutdı beka

Yaşı kiçig boyı ulug

Zatı arıg Beg Tog Buga

Ol Naşirü’d-din künyeti

Charles Rieu, Tok Buga’nın 733’te (1332-33) Harizm’den Buhara’ya kadar ilerleyip Buhara ile Nahşeb (Karşı) yakınında yer alan bölgede ordugahını kuran Sultan Tarmaşirin’in emiri olabileceğini söyler. Mehmed Fuad Köprülü de bu tesbiti destekleyici açıklamalar yapmıştır (Türk Edebiyatı Tarihi, s.  287).

Eserdeki kıssaların içerisinde en çok anlattığı peygamber doğal olarak Hz. Muhammed’dir. En fazla kaside yazdığı da odur. Hz. Peygamber’in siyeri geniş biçimde anlatılmıştır. Dört halifenin faziletleri zikredilmiştir. Hz. Hüseyin’in şehadetiyle sona eren Kısasü’l Enbiya’da yer yer Arapça ve Türkçe manzumelere rastlanmaktadır. Eserde toplam 484 mısra tutan kırk üç Türkçe şiir mevcuttur. Orta Asya Türkçesi’nin Kaşgar lehçesinin en karakteristik örneklerinden kabul edilen eser dil tarihi açısından önemli olduğu gibi üslubu ve cümle yapısı bakımından da bazı özellikler taşır. Hatta Aysun Ata’ya göre bu eser incelendiğinde, Süleyman Çelebi’ye Vesiletü’n-necât adlı mevlidini yazarken kaynaklık etmiştir.

Yazarın dili oldukça güzeldir ve sanat endişesi yüksek bir şahsiyet olduğunu bize düşündürmektedir. Nesir arasına yerleştirilmiş manzumeler ve bilhassa dörtlüklerin önemli bir kısmının Kutadgu Bilig ile aynı vezinde kaleme alınmış olması, Rabgûzî’nin Yûsuf Has Hâcib’i okuduğu ve onun tesirinde kaldığı hissini uyandırmaktadır. Eserin ana metnini meydana getiren mensur kısımları, kısa ve secili cümleleri ile halk söyleyişine yakın bir üslupla kaleme alınmış, yer yer Dede Korkut Hikâyelerini ve Battal Gazi Destanı’nı andırır ifadeler içermektedir (Banarlı 1971: 355; Köprülü 1980: 288-289). Kaleme aldığı her kıssanın başında kullandığı süslü ve secili ifadelere bakılırsa Rabgûzî, dinî konuları dahi selîs ve sanatkârane bir üslupla yazacak derecede estetik endişeler taşıyan bir yazardır.

Yazarın dilinin güzel olduğundan bahsederken buradaki güzellikten kasıt sadece manzum kısımlar değildir. Rabgûzî, nesirde de pekâlâ dinî konuyu işlemesine rağmen ona estetik bir şekil vermeyi başarmıştır.Rabgûzî nesirdeki söz ustalığını, toplamı 484 dize tutan Türkçe şiirlerde de göstermiştir. Bu şiirler sadece peygamberlere yazılmış kasidelerle sınırlı değildir. Özellikle Yûsuf peygamber kıssasında Zeliha’nın aşkını konu alan lirik gazeller vardır. Bu gazellerden ikisinde ortak olan özellik, Arapça beyit altında Türkçe tercümesinin yer almış olması ve xa-xa…. Şeklinde kafiyelenmesidir. Burada aynı zamanda Rabgûzî’nin Türkçe kadar Arapçaya hâkimiyetinden söz edilebilir. Söz konusu gazellerde Rabgûzî’nin mahlası, makta’ beyitlerinde şöyle geçmektedir:

Rabġūzī Nāṣır ḳorḳsa yüz ewürmes ‘ışḳdın

Beg niçe buşup sökerse ḳul ḳaçan köŋlin yıġar

Rabġūzī ḳul Nāṣırü’d-dīn ṭab‘ı türlüg söz tüzer

Külçirip esrük öley köz baḳsa ḳuymaç ḳaşıdın

Ayrıca peygamberler için yazdığı kasidelerinden ve Yûsuf Peygamber kıssasında Zelîhâ’nın aşkını dile getiren lirik gazellerinden oluşan toplam 484 mısralık şiirleri de onun nazım alanındaki kabiliyetinin işaretidir. Zeliha’nın aşkını konu alan 7 beyitlik Türkçe bir gazelin ilk beyti şöyledir:

Ekki neŋdin seni söwdüm ey köŋüller ziyneti

Ermedi oynaşlıkımdın uşbu nefsim raġbeti

Rabgûzî, kıssalarını yazarken özellikle unutulmamasını, bir başka anlatımla sürekli hatırlanmasını istediği konuları şiir dili ile anlatmış.  Geniş halk kitlelerinin okur-yazarlık oranı ile kitabının çoğaltılıp dağıtılmasının zorluklarını böylece aşmaya çalışmış. Rabgûzî’nin şiirlerinde geçen konuları sıralamak pek mümkün değil. Öyle ki, yeri geldiğinde sözlerini dizelere döküvermiş.  Buna örnek olarak, İsma‘il’i  babası kurban etmeye götürürken annesi Hacer’e söylettiği şu dizeleri verebiliriz.

Ey köŋlüm awunçası oġrap yıraḳġa barmaġıl

Yarlıḳa yalġuz anaŋnıŋ baġrını ulturmaġıl

Uşbu kitmekdin ölmekimni tiler erseŋ sen-ā

Men öŋünde öleyin sen içimni yandurmaġıl

Kısasü’l-Enbiyâ dinî konulu bir eser olmasına rağmen didaktik nitelik taşımamakta ve yazarın ana metin içerisine yerleştirdiği aruz vezniyle yazılmış Arapça-Türkçe mülemma manzumeler, gazeller ve dörtlükler sayesinde sanatkârane bir üslup yakaladığı görülmektedir (Mengi 2000: 67). Aruz vezni kullanımının eserin yazıldığı dönemde henüz tam olgunlaşmaması, dilin yüzyıllardır gelen hece veznine yatkınlığı nedeniyle Rabgûzî’nin şiirlerinde pek çok aruz hatası ile karşılaşıyoruz. Örneğin Mekke kâfirlerinin Bedr savaşı öcünün alınması için söyledikleri aşağıdaki dörtlükler, 8’li hece ölçüsü ile değerlendirildiğinde, aruz hatası da ortadan kalkmış oluyor.

Zühre ḳamer şiḳārımız

Ḳırġız Ḫıtay tawarımız

Yükdür kedik yıparımız

Yinçü gevher nigārımız

ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR:

Jacob Schinkewitsch, Kısasü’l-Enbiyâ’nın Londra nüshasının sentaksı üzerinde durmuştur. Danimarkalı Türkolog Kaare Grønbech de Londra nüshasının tıpkıbasımını yapmıştır. Bu nüsha Aysu Ata tarafından 1995’te doktora tezi olarak hazırlanmıştır. Kısasu’l-Enbiyâ’nın tenkitli metni (Londra ve iki Petersburg yazması) ve İngilizce çevirisi de yayımlanmıştır.

Avrupa ve Rusya kütüphanelerinde birçok nüshası bulunan eserin ilk neşri Ilminskiy tarafından gerçekleştirilmiş. Bu baskıyı esas alan Şemseddin Hüseyin aynı adla bir çalışma daha yayımlamıştır. Gulam Hasan Arifgan eserin taş baskısını neşretmiş, Kaare Gronbech, British Museum’da en eski ve en iyi yazma nüshasının tıpkıbasımını yayımlamıştır. Aynı nüsha esas alınarak Özbek alfabesine çevrilen eserin bu baskısına sözlük ve özel adlar dizini de eklenmiştir.  Kitabın transkripsiyonlu metniyle İngilizce çevirisi Boeschoten ve M. van Damme, Tezcan tarafından yayımlanmıştır. Kısasü’l­ enbiya üzerinde yüksek lisans ve doktora çalışması yapan Aysu Ata eseri iki cilt halinde (1: Giriş-Metin-Tıpkıbasım; II: Dizin) neşretmiştir.

Kısasü’l-Enbiya eserini ilk defa birkaç nüshasını mukayese ederek yayınlayan N.İ. İlmisnkiy olmuştur (Kazan, 1859). Daha sonra P.M. Melioranskiy 1897 yılında Salih Peygamber kıssasını ayrı olarak yayınlar. S.E. Malov ise P.M. Melioranskiy’nin daha önce üzerinde durmadığı yazmaları mukayese ederek birkaç kıssayı neşreder. S.E. Malov 1951 yılında üniversite öğrencileri için hazırladığı Eski Türk Yazıtları isimli eserine N.İ. İlminskiy’nin yayınladığı kıssaları da alır. Kısasü’l-Enbiya üzerinde W.Radloff, N.P. Ostroumov, A.M. Şçerbak, E.R. Tenişev, A.N. Baskakıv, E. Necip çalışmışlardır. Batılı araştırmacılardan J. Schinkewitsch, K. Grönbech, J.Thury, H.E. Boeschoten’in çalışmalarında değerli bilgiler bulunmaktadır. Тürkiye’de Aysu Ata Londra nüshasını esas alarak eserin tıpkıbasımı, transkripsiyonu ve dizinini hazırlayarak yayınlar. Eser üzerinde ayrıca E.İ. Fazılov, Z.B. Muhamedova, U. Mirzakarimova, B. Kenjebayev, H. Süyinşaliyev, A. Kurışjanov, A. Kıraubayeva, İ. Ostankulov’un çalışmaları bulunmaktadır.

KAYNAKÇA

•Akdemir, Ü. (2006). Kısası Enbiya (v.1a-80b) transkripsiyon – inceleme – indeks. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş.
•Ankara Üniversitesi Açık Ders Malzemeleri Erişim Adresi: https://acikders.ankara.edu.tr/mod/page/view.php?id=18880
•Ata,  A. (2002). Harezm-Altın Ordu Türkçesi, Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi:36, 111s., İstanbul 2002.
•Ata,  A. (2008). Rabguzi’nin Kısasü’l-Enbiyâ’sında Nazmın Gücü, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi , C. V. S.2, Ankara, s. 117-125.
•Atalar Mirası, Erişim Adresi: http://atalarmirasi.org/tr/243-k%C4%B1sas%C3%BC%E2%80%99l-enbiya-peygamber-k%C4%B1ssalar%C4%B1
•Bakırcı, F. (2016). HAREZM TÜRKÇESİYLE YAZILMIŞ KISASU’L-ENBİYA’DA KOŞ SÖZCÜĞÜ VE ANLAM ALANI.
•Budu, M. (2019). Ebû İshâk İbrâhîm b. el-Mansûr b. Halefi’l-Müzekkir en-Nisâbûrî’nin Kısasü’l-Enbiyâ tercümesi: Fiiller-metin-sözlük. (Doktora Tezi). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
•Budu, M. (2020). Türkçe Kısasü’l-Enbiyâ tercümeleri ve Ebû İshâk İbrâhîm B. El-Mansûr B. Halefi’l-Müzekkir En-Nisâbûrî’nin Kısasü’l- Enbiyâ’sının Türkçe tercümesi. TUDED 60(1), 71-95. https://doi.org/10.26650/TUDED2020-0012
•Gözütok, A . (2010). RABGÛZÎ, KISASU’L-ENBİYÂ: XIX. YÜZYILA AİT BİR KAZAN YAZMASI / Rabghuzi’s The Stories of the Prophets: A Nineteenth Century Manuscript in the Kazan Region . Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi , 15 (37) , 1-29 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunitaed/issue/2876/39452
•Kabadayı, O . (2017). Yetmiş Yıl Önce Yayımlanan “Rabgūzī Sentaksı” Adlı Eser Üzerine Düşünceler ve El-Rabgūzī’nin Kısasü’l-Enbiyâsı Üzerine Bir Bibliyografya Denemesi . Journal of Old Turkic Studies , 1 (1) , 76-97 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/jots/issue/27614/291296
•Özer, H. (2006). Kısası Enbiya (v. 81a-159b) transkripsiyon – inceleme – indeks. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş.
•Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Rabguzi , Erişim Adresi: http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/rabguzi-nasir-nasiruddin-bin-burhanuddin
•Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Rabguzi, Erişim Adresi: https://islamansiklopedisi.org.tr/rabguzi
•Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Kısasu’l-Enbiya, Erişim Adresi: https://islamansiklopedisi.org.tr/kisas-i-enbiya
•Wikipedia Kısasu’l-Enbiya, Erişim Adresi: https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1sasu%27l-Enbiya